22 Ağustos 2015 Cumartesi




Yok böyle bir operasyon...                                          


Yok böyle bir organizasyon....

 





Sevgili  kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım...

1960 lı yıllarda İsrail deniz kuvvetleri II. dünya savaşından kalan  gemilerden oluşmaktaydı. Artık ağır kruvazörlerin, destroyerlerin  devri kapanmıştı. Gelecek, manevra kabiliyetleri  yüksek, küçük, hızlı füze botlarda idi. 


İsrail de çok yüksek teknoloji ile donatılmış füze botları ve füzeler planlamaya başlamıştı.
Bunu neticesinde Saar 3 sınıfı füze botlar doğdu. Bugün size  12 adet Saar 3 sınıfı  füze botun olağanüstü  
macerasını anlatmaya çalışacağım.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yıllarca uğraşıldıktan sonra mükemmel bir proje ortaya çıkmıştı.  Botlar Almanya'ya sipariş edildi. İsrail devleti,  elindeki her imkanı gerek teknik olarak gerekse maddi olarak
seferber etmekteydi.  O gün için teknolojinin en üst düzeyi kullanılacaktı. 

Ancak Arap Ligi, siparişi iptal etmesi konusunda Almanya'ya baskı uygulamaya başladı. Baskılara dayanamayan Almanya siparişi iptal etti. 
Gemilerin Fransa'da yapılmasına karar verildi. Fransa ile İsrail,   o dönemde,  ikili ilişkilerde  altın çağı yaşıyordu. Planlar tamamen  Almanlar tarafından yapılmıştı. Fakat uygulama Fransızlar tarafından,  Cherbourg tersanelerinde  yapılacaktı. İsrail askeri ve teknik personeli kontrol için orada bulunacaktı.

Gemilerin yapılmasına hızla başlandı. 1968 yılı sonuna kadar 5 botun yapımı tamamlanmış ve İsrail'e teslim edilmişti.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ancak 26 Aralık 1968 tarihinde çok kötü bir şey oldu. FKÖ bağlı iki Arap terörist Beyrut'tan hareketle  Atina'ya geldiler ve burada  El-Al uçağına saldırı düzenlediler. Tel-Aviv - Atina - New York seferini  yapmakta olan uçağa, apronda beklerken makineli tüfeklerle  ateş açtılar ve el bombaları attılar. İsrail'li yolculardan ölenler oldu. İsrail, vatandaşlarını korumak için
nasıl bir önlem alınması gerektiğini düşünürken, MOSSAD  üç uçağa daha saldırı yapılacağı istihbaratını bildirdi. Muhakkak bir şeyler yapılması gerekiyordu.

Şamar gecikmedi. Atina saldırısından iki gün sonra 28 Aralık 1968 günü İsrail'in en elit birliklerinden biri olan Sayaret Matkal komandoları helikopterlerle Beyrut Havaalanına bir operasyon düzenledi. (Hediye operasyonu) Ortadoğu Hava Yollarına (MEA) ait 10 uçak kullanılamaz hale getirildi.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Beyrut Havaalanına yapılan bu saldırı  uluslararası  problemlere yol açtı. BM ve bir çok ülke İsrail'i kınadı. Ama gelişmeler çok önemli değildi. İsrail kendini korumak için gerekeni yapmış,  Beyrut'a dersini vermişti. 
Ancak başka  bir gelişme  oldu.  Arap Liginin zaten baskısı altında olan Fransa İsrail'e silah ambargosu koydu. İnşası devam eden 7 gemimiz hala orada idi ve bütün bedeli ödenmişti.  
Son anda bir başka gelişme 2 botun kurtarılmasını sağladı. MOSSAD ambargonun gelmekte olduğunu önceden bildirdi. 6 numaralı bot tamamen hazırdı. 7 numaralı bot ise neredeyse tamamlanmak üzere idi. İsrail, botlara, beklemeden  oldukları gibi hareket emri verdi.  Ambargodan kurtarılmak istenen gemiler o kadar hızlı hareket ettiler ki  botların
komutanı Amiral Shabtai  Levi onları ancak Cebel-ü Tarık'ta yakalayabildi.  Shabtai'nin komutasında 6 ve 7 numaralar da İsrail'e gelmiş oldu.  

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Cherbourg tersanelerinde halen parası ödenmiş olan 5 botumuz daha vardı ve Fransa bunları bize vermiyordu.  Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle  satış iznini iptal etmişti. İsrail yaklaşan Fransız seçimlerini bekleme kararı aldı. Nitekim  De Gaulle seçimleri kaybetti. Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Gerges Pompidou olmuştu. İlk fırsatta temas sağlandı. Ne yazık ki değişen  bir şey yoktu.  Pompidou'da ambargoda karalıydı.  Gemilerimizi vermiyorlardı.

Bu arada botların inşaatı devam ediyordu. İşsizlik sorunu ile boğuşan Fransa Hükümeti tersanelerde de bir sorun çıkmaması için  gemi inşaatlarına devam kararı almıştı.

Aylar geçti.  Artık botların yapımı neredeyse bitmek üzereydi. Yeni bir gelişme oldu. 
Martin Siemm  isimli bir iş adamı, Panama'da  bulunan  ve petrol sondajları yapan, Starboat isimli bir Norveç firması adına  botlara talip oldu. Uzun pazarlıklar neticesinde  anlaşma sağlandı. Fransız hükümeti anlaşmayı onayladı.  Botlar ufak ufak test sürüşlerine çıkmaya
başladılar. Tüm eksikleri tamamlanmıştı. Norveç şirketine teslim edilmek üzereydiler. 

Esasında Martin Siemm   gizli olarak İsrail hesabına  çalışıyordu ve bütün ekibi MOSSAD ajanlarından oluşmaktaydı. Bizim olanı almak için orada bulunmaktaydılar.  İsrail, gemileri kaçırmayı planlamıştı. Operasyona Noa ismi verilmişti.


24 Aralık 1969 Noel günü kaçış tarihi olarak belirlendi.   80 İsrail'li denizci ayrı ayrı yollardan Cherbourg'a hareket etti. Bir otelde bir geceden fazla kalmıyorlardı.  Bu arada gemilerin yakıt sorununu çözmek için 5 tonluk bir tanker hazırlanmıştı. Her gün  küçük miktarlarda  yakıt alıp akşamları  botlara dolduruyorlardı. 8 günlük bir yolculuk planlanmıştı. Dikkati çekmemek için marketlerden ufak ufak alışverişler  yapılıyorlardı.  Motorların çıkardığı gürültü sorun oluyordu. Kaçış gecesi bir problem olmasın diye her gece motorlar bir 
müddet çalıştırılıyordu. Polis bir iki defa kontrole gelmiş,  kendilerine motorların sıcak tutulması gerektiği  hikayesi anlatılmıştı. Açık denizde ise SS Netanya Şilebi her türlü 
desteği vermek için onların yolunu gözetliyordu. Her şey hazırdı. Kaçacaklardı...İsrail
deniz kuvvetleri nefesini tutmuş bekliyordu. 



24 Aralık gecesi müthiş bir fırtına ortalığı kasıp kavurmaya başladı. Hareketi 2 saat ertelediler. Fakat hava daha kötü oldu. Tekrar ertelediler. Nihayet fırtınanın  gevşemekte olduğu haberleri gelmeye başladı. Halatları çözdüler ve yola çıktılar. Plan mükemmel işliyordu. Botlar, yuvalarına
gelebilmek için hareket ettiler. 





Ertesi gün bir BBC muhabiri botlarla alakalı bir haber yapmak üzere Cherbourg'a geldi. Fakat botlar yoktu. Neredeydiler? Haberi merkezine geçti. BBC yayınladı. Ve Fransa hükümeti botların kaçtığını, 12 saat sonra  BBC'den öğrendi. Botları ilk bulan bir İngiliz kontrol noktası oldu. Durum anlaşılmıştı. İngilizler yeşil ışık yaktı. "Bizim için sorun yok" demek istiyorlardı.
Derken bir Lloyd helikopteri gemilerin üzerinde uçmaya başladı. Gemilerde hiç bir isim ve bayrak yoktu. Kendinizi tanıtın sorusuna da cevap vermiyorlardı. Fakat daha önceden telsiz mesajlarından gemidekilerin İbranice konuştukları tespit edilmişti.  Olay tamamen açığa çıkmıştı. Helikopter gemilerin  üzerinde daireler çiziyor ve sanki "güle güle, hayırlı yolculuklar" diyordu.

İsrail'e ambargo koyan Fransa hükümeti gülünç duruma düşmüştü.  Fransa Savunma bakanı batıralım dedi. Başbakan ve Cumhurbaşkanı kesinlikle reddetti. Gemiler silahsızdı.   Malta açıklarında kaçak gemilerin kardeşleri olan 4 İsrail füze bot eskort etmek için onları beklemekteydi. Kısa bir müddet sonra göklerde Davudun yıldızını taşıyan İsrail Savaş uçakları da eskorta katıldı. Hareketlerinden 8 gün sonra  beş füze bot Hayfa Limanına, ait oldukları yuvaya gelerek demir attılar. Operasyon NOA tamamlanmıştı. 


--------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bütün dünya hayretler içerisindeydi. İsrail 10 binlerce kilometre uzakta, Fransa'dan  beş gemiyi kaçırmıştı. Böyle bir olay ne daha evvel ne de daha sonra olmadı. İsrail yine başarmıştı.  Hem de ne başarı....


Bu botlar 1973 Yom  Kippur savaşında çok çok önemli işler yapacak, ölüm kalım noktasında İsrail'i canları pahasına koruyacaklardı.
Latakia ve Baltim savaşlarına katılan bu botlar tarihin ilk deniz füze savaşını gerçekleştireceklerdi.
Kısmetse pek bilinmeyen bu savaşları da  çok yakında  yazacağım.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------


Amiral Shabtai Levi bugün 82 yaşındadır ve bir Akademi'de hocalık yapmaktadır.  Yazdıklarımın pek çoğunu kendisinden dinledim ve hafızasına hayran kaldım. Bütün olayı sanki dün gibi anlattı.

3 numaralı bota amiralin oğlu olan Saar'ın ismi verilmiştir.  Saar ise,  7 sene İsrail Deniz
kuvvetlerinde subay olarak görev yaptıktan  sonra görevinden ayrılmıştır. Bu gün İsrail'de yaşamaktadır. Yazdıklarımın bir kısmını da kendisinden öğrenmiş bulunuyorum. 

Amiralin kızı Hila'nın adı da Latakia  savaşındaki operasyona verilmiştir. 

Amiral Shabtai Levi ve Oğlu Saar'a teşekkürlerimi sunuyorum.


---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu yazıyı yazarken ayrıca  Milliyet gazetesi arşivinden, Jerusalem Post Gazetesi arşivinden, Vikipedia ansiklopedisinden yaralanmış bulunuyorum.  
Ayrıca Sayın Selim Atalay'ın  Blogundan da yaralandım. Teşekkürlerimi sunuyorum.


Aaron Baruch   (Ankaralı)